
Polonya-Litvanya birleşmesi Leh Tarihi açısından çok önemlidir. Birleşme Dönemine girmeden, öncelikle hem Litvanya hem de Polonya’yı ayrı ayrı birleşme öncesi dönemini anlamalıyız. Kazimierz Wielki yani bir diğer adıyla Büyük Kazimierz Polonya Tarihi için önemli bir isimdir. Yenilikleriyle ünlü olan bu kral, Yahudi koruyucusu, köylü kralı olarak da anılır. Onun krallığı sırasında en önemli olay Polonya topraklarının genişlemesidir.
Tek kral, tek yasa, tek para sistemine göre ülkesini yönetti ve toplamda 40 yıllık hükümdarlığında ülkesini hiçbir zaman güçlü komşularına ezdirmedi. Kaleler, surlar ve örgütlemeler yaptı. Bu yüzden Kazimierz için ‘’Polonya’yı tahtadan devraldı, duvarlaşmış bıraktı.’’ denir. Güçlü bir ordunun öneminin farkında olan Kazimierz, bir nevi ordu-millet düşüncesini uyguluyor, toplumun her kesimini askerleştiriyordu . Kısa sürede bu düşünce meyvesini verdi, Polonya Avrupa’nın en büyük askeri gücü haline geldi.
Yenilikleri hiçbir zaman bitmedi. Hukuk ,Ekonomi, Sağlık ve Eğitim alanlarında hep ilkleri yaptı.1364 yılında Krakow Akademisini kurdu. Değişik milletlerden ve dinlerden insanları daha rahat ticaret yapabilmeleri için ortam hazırladı.
Kazimierz’in çok eşi olmasına rağmen tahtı bırakacak tek bir oğlu bile olmamıştır. İki evliliğinden toplamda iki kızı vardı ama devletin hukuk kurallarına göre iki kızı da tahta geçemiyorlardı.1339’da Wyszedrad’da bir kongre yapıldı. Macar kral Karol Robert’le bir anlaşma yapıldı. Kazimierz’in tahtı devredecek bir oğlu olmazsa ve de Macar Kral Robert’in, Çeklere ve Haçlılara yardımı, Rus Halicz bölgesinin Polonya’ya bağlanması karşılığında Polonya tahtında Andegawen bir kralın oturması kararlaştırıldı. Bu antlaşma kesin değildi sadece bir varsayımdı. Kazmierz hala gençti ve umutları henüz bitmemişti. Fakat işler umut edildiği şekilde gitmedi,1351’de ağır hastalandığı için Leh devletinin diplomatları Macar kral Ludwik Andegawenski ile görüştüler. Kralın varis bırakmadan ölmesi üzerine antlaşmayı kesinlik kazandırmak için öncesinden anlaştılar. Kazimierz Wielki varis bırakamadan, düşünüldüğü üzere 1370’te öldü.
Büyük Kazimierz’in 1370’deki ölümü üzerine Polonya tacı ,Andegaven hanedanına geçti. Ludwik Krakow’da taç giydikten hemen sonra Macaristan’a döndü. Polonya’yı ise Kazimierz’in kız kardeşine, kendisinin de annesine Elzbieta’ya emanet etti.
Tıpkı Kazimierz gibi Ludwig’in de bir oğlu olamadı .Ludwig’in velihattı da 1384 yılında taç giyen en küçük kızı Jadwiga oldu. Polonyalı soylular Jadwigayla dönemin Litvanya Prensini evlendirmek istiyorlardı. Litvanya Prensliği Polonya’nın sınır komşusuydu. Litvanya sınırları içerisinde her ne kadar Hristiyan halklar da yaşasa, devlet putperestti .
Polonya ile Litvanya’nın birleşmesinin en önemli nedeni iki ülkenin ortak sorunu Tötonlardı. Polonya’nın güçlü bir yönetime aynı dönemde hem Ruslarla hem de Tötonlarla savaşan Litvanya Prensliğini de güçlü bir devlet sistemine gereksinimi vardı. Genel olarak Polonya cephesinden bakarsak bu birleşmenin nedenleri şunlardır;
Kazimierz’in oğlunun olmaması sebebiyle kendilerine başka bir velihat aramaları, Moskova prensliğinin doğudan tehditi, Litvanya’nın putperest oluşu birleşme ile Hristiyanlık dininin yayma isteği ve sonrasında avrupada prestij, Töton tehlikesi ve son olarak daha güçsüz ama içerisinde oldukça verimli toprakları olan Ukrayna ve Beyaz Rusya gibi devletlerin olması ile birlikte Polonya soylularının daha büyük bir coğrafyayı kaba bir tabirle sömürme isteğidir.
Jan Otrebski’ye göre nehir ülkesi olan Litvanya isminin kökeni Polonya isminin kökeni gibi değildir. Bu konuda sayıları oldukça fazla olan düşünceler geçmişten bugüne hala vardır. Litvanya, Polonya’ya göre daha geç tarih sayfalarında görünmüştür. Öncesinde kabile sistemine göre yaşayan bu insanlar, sonrasındaki dış tehditlere karşı birleşme gereğinde bulunmuşlardır. Bu da günümüz Litvanyası için kuruluş dönemini bize gösterir.1240’lı yıllara indiğimizde Litvanya’nın ilk kralı sayılan Mendog öncelikle tek başına savaşmasına karşın topraklarını genişletti sonrasında ise 1251 yılında tıpkı 1.Miesko gibi Hristiyanlığı kabul ederek Litvanya’nın ilk ve tek kralı oldu. 1253’te krallık tacını giymesine karşılık bir kral olarak devletini Hristiyan yapamamıştır. Mendog hakkında garip detaylar da mevcuttur. Kendi halkı tarafından öldürülmesi gibi, Hristiyanlığı sonradan reddetmesi gibi.
Sonrasında Pukuwer’in oğlu Giedymin başa geldi. Litvanya için Mendog kurucu olarak kabul edilirken Giedymin de devleti büyüten hükümdarı olarak kabul edilir. Giedymin çok başarılı bir hükümdardı. Fakat bu başarılar ve sınırlarının genişlemesi Haçlı tehditini azaltmıyordu. Giedymin ilk Polonya etkileşimi de bu nedenle oldu. Polonya’da o dönemde oldukça yoğun biçimde Tarikat Haçlısı olarak nitelendirdiğimiz grupla savaşıyordu. Bu nedenledir ki 1325 yılında Polonya kralı ile ittifak yapılmıştır. Batı sınırında olaylar böyle gelişirken, doğu sınırında olaran Rus Prensliği Litvanya’dan toprak alma amacıyla daima sıkıntı çıkarıyordu. Ki bu dönem böyle savaşlarla, komşuların tehditleriyle, din sıkıntısıyla geçerken bir de iç politikada oluşan boşluktan yararlanmaya çalışan Witold tarih sahnelerinde boy göstermeye başlamıştır. Bu nedenle Jagiello geri adım attı. Toprakların bi kısmından vazgeçti ve de Hristiyanlığı kabul edeceğini belirten bir anlaşma yaptı.
Ancak Witold bu anlaşmadan hoşnut olmadı ve hızlı bir kararla Jagiello’ya karşı başka bir anlaşma yaptı. Hem iç hem dış karışıklık içine düşmüş, kendi ülkesini kurtarmaya çalışan Prens ise çareyi Polonya ile ittifakta bulmuştu. Bu yakınlaşmanın en temel nedeni o dönemin en büyük sorunu olan toprak çıkarlarıydı.
İki prensliğin ve de Polonyanın da gözü Ukrayna topraklarındaydı. Sonrasında ise iki devletin de başının belası Tötonlar. Bu nedenle Polonya yavaş yavaş yönünü Litvanya ile ılımlı bir politikaya döndürüyordu. Kaldı ki ittikak öncesinde başlamıştı fakat sürdürülememişti. Polonya-Litvanya birliğinin temel nedenlerini sayarsak Tarikat haçlıları için güç birliği ,ekonomik nedenler, Rus toprakları, Polonya’nın soylu sınıfının istekleri, Katolik kilisesinden destek almak için putperest bir ülkeyi din sahibi yapma düşüncesi ve son olarak da bu ülkede çok hızlı kendi hakimiyetini kurma arzusudur.
Polonya’nın soylu kesimi Macar birliğinden daha çok Litvanya birliği arzusu içindeydi. Polonya zaten soylu sınıfın yönettiği bir ülke olduğu için bu kabul edildi ve hemen akabinde Jadwiga’ya Polonya tahtını verdiler. Jadwiga ile evlenen Litvanya prensi Jagiello tek taraflı yükümlülükler alıyordu.1386 Şubat ayında Lublin’deki kongrede soylu kesim Litvanya prensini Polonya Kralı olarak seçtiler. Resmi olarak artık Piastlar bitmiş,Jagiellonlar başlamıştı.
Krewo Antlaşması iki devletin arasındaki bağı başlatırken,Avrupada çok fazla bir yankı uyandırmıştı.Hem tarikata hem de doğu sınırına karşı iki ülkenin de elini güçlendiriyordu.Son olarak da Polonya Katolik Klisesine oldukça önemli bir artı verilmişti bu birleşmeyle.Bu anlaşma 200 yıl boyunca iki devleti aynı hanedan altında topladı.Yine de Litvanya’nın kendi iç karışıklıkları tam olarak Polonya-Litvanya birleşimini engelliyordu. Başta Witold bunu istemiyordu. Çünkü bu birleşimin kendi ülkesi için olumlu olacağını düşünmüyordu. Bu nedenle birleşmeye karşı Tötonlarla bir anlaşma yaptı.
1409’da Töton Tarikat Haçlıları ile Polonya-Litvanya arasında büyük bir savaş başladı. Grunwald Savaşı. Polonya her ne kadar anlaşmalar yapsa da Tötonlarla ilişkileri hiçbir zaman düzelmedi. Polonya için toprak kaybına neden olan Töton Şovalyelerinin yayılmacı politikası yüzünden yitirilen toprakların geri alınma arzusu bu savaşa neden oldu. Bir başka nedense kurulan Polonya-Litvanya Birliğinden Tötonların rahatsızlık duymasıydı.
Öte yandan bu birleşmenin bir sonucu olan Litvanya’nın Hristiyanlaşması Tötonların ilerleyişine engel oluyordu.Özetle aslında büyük bir çıkar çatışması vardı. Orta Çağ’dan bahsediyorsak çıkar her zaman dindi. Böylelikle Tötonlar diğer Avrupa Devletlerinin de desteği ile Ulrich Von Jungingen komutanlığında Polonya-Litvanya Birliğinin karşı savaşa girdiler .Orta Çağ Avrupasının en büyük savaşlarından biri başlamış oldu. Savaşı Polonya-Litvanya Birliği kazandı.Savaşın sonuçları ise:
Töton Şovalyelerinin yenilmezlikleri bitti ve ülkeleri diğer Avrupa ülkeleri için merak konusu olmayı bıraktı.
Torun Antlaşması ile Polonya Dobrzyn topraklarını aldı. Bu savaş Tötonlara çok da pahalıya patlamamıştı. Yine de Polonya ve Litvanya’nın bağları bu sayede güçlendi. Bu savaş Avrupa’da kiliseye güven azaldı ve kiliseye karşı yapılan ilk reform olan Hustisizim akımı çıkmıştır. Avrupa devletleri, Avrupa’da kalan son putperest devleti Hristiyanlaştıran Polonya için olumlu şeyler düşündüler ,prestij’i oldukça arttı.