
Polonyalı ve Türk okurlarımızın tüm sorularına cevap bulmaya çalışan ve güncel haberleri Türkçe ve Lehçe dillerinde yayınlayan Polonya.Co haber ekibi, TÜRKPOL yönetim kurulu üyelerinin de katılımıyla Türkiye Cumhuriyeti Varşova Büyükelçisi Sayın Tunç Üğdül’ü makamında ziyaret ettiler. Gündeme dair merak edilen konuların konuşulduğu ziyarette sizlerden gelen en önemli sorulara Türkiye Cumhuriyeti Varşova Büyükelçisi Sayın Tunç Üğdül’ün değerli görüş ve bilgileri ışığında yanıt bulmaya çalıştık.
1.COVID-19 sürecinde sınırların kapalı olması ve direkt uçuşların yapılamaması sebebiyle oluşan lojistik sorunlar iki ülke arasındaki ticari ve sosyal ilişkileri sizce nasıl etkiledi?
Türkiye ile Polonya arasında ikili ticaret hacmi 2019 sonu itibariyle yıllık 6 Milyon Avro gibi kayda değer bir seviyeye ulaşmıştı. Bu rakamın daha da arttırılması potansiyeli de mevcuttur. Nitekim her iki ülke 10 Milyar Avroluk bir hedef tespit etmiş bulunmaktadırlar.
Türkiye ve Polonya büyük ölçüde benzer sektörlerde üretim ve ihracat yapmakta olup, iki ülke arasındaki ticaret dengesi 2004 yılında Polonya’nın AB’ye üye olmasından itibaren ülkemiz aleyhine gelişmişti. 2019 yılı itibariyle de bu kez durum lehimize dönmüştür.
Dünyada koronavirüs salgını bütün ülkelerin dış ticaretlerinde ciddi bir daralmaya yol açmıştır. Gerek yurtiçi talep daralmaları ve uygulanan karantina önlemleri gerek sınır geçişlerinin daha kısıtlı hale gelmesi ve gündemin ana konusunun salgınla mücadele olması, ülkelerde bir yandan üretimi azaltmış, diğer yandan talep daralmıştır. Bu çerçevede Türkiye ile Polonya arasındaki ikili ticarette de daralmalar olması normaldir.
Bazı alanlarda fuarlar, yüzyüze ikili görüşmeler ticari ilişkilerde önemli yer teşkil ediyor. Tacirlerin muhatabını ve malı görmesi önem taşıyor. Güven duygusunun oluşması için bu hususlar gerekli. Sınırların kapalı olması bu tür işbirliklerine de imkân vermedi.
Her iki ülkenin krizin etkilerinin tamamen ortadan kalkması sonrasında hızla normal ticarete yönelmeleri beklenmektedir. Özellikle otomotiv sektöründeki tesislerin tam kapasite çalışması, yedek parça üreten firmaların da hızla yol almasını sağlayacaktır. Ayrıca, gıda maddeleri gibi ürünlere de talebin tekrar canlanacağı düşünülmektedir. Bunun yanısıra, makine sektöründe de canlanma beklenebilir. Her iki ülke iş adamlarının ve ticari dinamiklerinin zararlarını hızla kapatacak yapıda olmaları, Polonya’da çok uzun yıllardır yerleşmiş ve kurumsallaşmaya başlamış Türk iş insanlarının varlığı ve kriz sonrasında faaliyetlerini çok hızlı geliştireceklerinin beklenmekte olması da ticaretimizi olumlu etkileyecek faktörler olacaktır.
Netice itibariyle hem Türkiye hem Polonya güçlü ekonomileri olan ve yüksek gelişme potansiyelleri bulunan ülkelerdir. Bu bağlamda karşılıklı sosyal temasların da normale dönmesiyle birlikte, ticari, ekonomik ve kültürel tüm alanlarda ilişkilerimizin eski düzeyinin ötesine geçecek şekilde gelişeceğini umuyorum.
2.COVID-19 sürecinde Türkiye’nin vize uygulaması Polonya vatandaşlarını etkilemekte midir? Türkiye’ye seyahat edecek Polonya vatandaşlarının sağlık güvenliğiyle alakalı uygulamalar ne şekildedir?
Bilindiği üzere, Polonya vatandaşlarına 2 Mart 2020 tarihinden itibaren ülkemize gerçekleştirecekleri turistik amaçlı seyahatlerinde her 180 günde 90 gün süreyle vize muafiyeti sağlanması kararlaştırılmıştı.
Bununla birlikte, pandemi ile mücadele kapsamında dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de belli bir süreliğine giriş çıkışlarda bazı önlemler alınmış olup, İçişleri Bakanlığımızın 11 Haziran 2020 tarihinde yayınlanan genelgesi kapsamında, Türk vatandaşları ile yabancı ülke vatandaşlarının hava, kara ve deniz yoluyla ülkemize giriş/çıkışlarına ilişkin kısıtlamalar (İran kara sınır kapılarından yolcu giriş/çıkış hariç olmak üzere) kaldırılmıştır.
Türk vatandaşları ve yabancılara ülkemize giriş esnasında sağlık kontrolü yapılmakta olup, sağlık kontrolü sırasında semptom görülenlere gerekli tetkikler yapılmaktadır.
Bilindiği üzere geçen yıl Polonya’dan ülkemize yaklaşık 900.000 turist gelmişti. Bu rakamın bu yıl bir milyonu aşması bekleniyordu ancak koronavirüs salgını buna izin vermedi. Herhalükarda önümüzdeki dönemde Türkiye’nin Polonyalı turistler için bir numaralı turizm destinasyonu olacağını ve bu statüsünü hep muhafaza edeceğine eminim.
3.Polonyali turistler için önemli bir destinasyon haline gelen Türkiye covid 19 ardından turizm alanında ne gibi önlemler aldı?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Sağlık, Ulaştırma, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarının katkıları ve tüm sektör paydaşlarının işbirliğiyle ülkemizde bir “Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı” hazırlanmıştır.
Güvenli Turizm Sertifikasını vermeye yetkili olan akreditasyon firmaları, konaklama ve yeme-içme tesislerimizi ayrı ayrı kriterler çerçevesinde uluslararası standartlarda denetlemekte, hijyen ve sağlık denetimi ve uygunluk değerlendirmesi yaparak bunlara ilişkin raporlar düzenlemektedir. Belgeyi alan tesisler Kültür ve Turizm Bakanlığı web sitesinden de duyurulmaktadır.
Yolcu sağlığı ve güvenliği bağlamında, tüm yolcularımızın terminal bina girişlerinde termal kamera ve vücut ateş ölçüm uygulamaları ile ateşleri ölçülmekte, teması minimuma düşürmek adına sensörlü kapılar, elektronik check in, bagaj alanı önlemleri alınmaktadır.
Uluslararası standartlarda hizmet veren sağlık kuruluşları ve personeli ve erken uygulamaya konulan önlemlerle, Türkiye pandemiyle mücadele ve sonrasındaki normalleşme sürecini başarılı bir şekilde yönetmektedir.
Nisan 2020 itibarıyla ülkemizdeki hekim sayısı 165.000 olup, dünya standartlarındaki hastane sayımız 1.524, pandemi hastane sayımız ise 563’tür. Polonyalı turistlerin en çok tercih ettiği Antalya’da 43 hastane, diğer popüler turizm destinasyonlarından İstanbul’da 229, Muğla’da 21, İzmir’de 60 hastane bulunmaktadır.
4.COVID-19 sürecinde sosyal aktivitelerin yapılamaması sebebiyle Polonya’da bulunan ve Polonyalılar ile Türkleri aynı çatıda toplayan derneklerin faaliyetleri yapılamadı, aynı uygulamalar resmi kurumlar tarafından da yapılmakta. Toplantıların ve aktivitelerin normale dönmesini öngördüğünüz bir tarih mevcut mudur? Örneğin Türkiye Cumhuriyeti Varşova Büyükelçiliği tarafından 30 Ağustos Zafer Bayramı için planlanan bir etkinlik var mıdır?
Koronavirüs salgını tüm dünyada olduğu gibi Polonya’da hayatın normal akışını etkilerken kamu kurumlarının yanısıra, ülkede bulunan diplomatik temsilciliklerin de normal faaliyetlerini sürdürmelerini etkiledi. Kurumlar faaliyetlerini azaltırken uzaktan çalışma yöntemleri de uygulandı.
Biz T.C. Varşova Büyükelçiliği olarak, diğer birçok diğer ülkeden farklı şekilde, normal çalışma düzenimizi hiç aksatmadık. Konsolosluk faaliyetlerimizi de durdurmadık. Belli görevlerde personel sayımızı azaltıp, ofiste çalışma süresini kısıtlarken, konsolosluk randevularının da sosyal mesafe kurallarını gözeterek arasını açtık.
Halen Polonya devletinin ve yabancı temsilciliklerin toplumsal faaliyetleri normale dönmemiştir. Salgının düzeyi kontrol altında gözükse de birçok ülkede yeterince düşürülememiştir. Yeniden tırmanış riskleri tümüyle giderilememiştir.
Bizim etkinliklerimiz bakımından da henüz bir kesin tarih vermek bu aşamada mümkün değildir. Koşullar imkân verdiği takdirde tabi bizler de normal programlarımızı uygulayabileceğiz.
- Polonya yakın bir tarihte yapmış olduğu seçimlerle yeni cumhurbaşkanını seçti. Bu konudaki düşünce ve dileklerinizi öğrenebilir miyiz?
Polonya halkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu sonunda iki çok değerli adaydan birini tercih etti. Biz seçilen kim olursa olsun Polonya ile geleneksel dostluk ilişkilerimiz ve karşılıklı saygı çerçevesinde yakın çalışmayı sürdürecektik. Görevine yeniden seçilen Sayın Andrzej Duda’yı kutluyoruz. Esasen Sayın Duda ile de Sayın Cumhurbaşkanımız arasında, Cumhurbaşkanımızın 17 Ekim 2017 tarihli resmi ziyareti sırasında teyit edilen yakın dostluk ilişkileri mevcuttu. Önümüzdeki dönemde ülkemizi ziyaret etmesi beklenen Sayın Duda ile Sayın Cumhurbaşkanımızın da inisiyatifleriyle ilişkilerimizin daha da ilerletilmesi beklenmelidir.
- Polonya ve Türkiye ilişkilerini nasıl buluyorsunuz? NATO çatısı altında partner çalışan iki ülkenin siyasi ve askeri ilişkileriyle alakalı düşünceleriniz nelerdir?
Bilindiği gibi Türkiye-Polonya diplomatik ilişkilerinde altı yüzyılı geride bıraktık. Polonya dostumuz ve tarihi müttefikimizdir. Ülkelerimiz arasındaki dostluk bağları dönemsel hiçbir gelişmeden etkilenmeyecek kadar kuvvetlidir. Bugün de başta NATO olmak üzere aynı ittifak içinde yer almamız savunma ve güvenlik alanında işbirliğimizin çok daha somut bir şekli ve güvencesidir. Ayrıca, Polonya’nın ülkemizin AB üyelik sürecine verdiği desteğe müteşekkiriz.
Öte yandan, uluslararası alanda dinamik gelişmelerin yaşandığı günümüzde, ülkelerimiz bölgeleri için istikrar ve barış üreten aktörlerdir. Polonya ile ilişkilerimizi her alanda geliştirme ve güçlendirme yönündeki irademizi ve azmimizi koruyoruz. Bu bağlamda karşılıklı anlayış, diyalog ve işbirliğine öncelik veriyor ve işlerlik kazandırılmasına önem atfediyoruz. Ülkelerimizin güç birliği yaptığı her sürecin bölgesel ve küresel ölçekte arz ettiği sinerjinin bilincindeyiz.
Dost ve müttefik Polonya’yla askeri alanda işbirliğimizi daha da geliştirmeye hazırız. Halihazırda mecrasında ilerleyen süreçlerin yanısıra bilhassa savunma sanayii alanında muazzam bir ikili işbirliği potansiyeli bulunmaktadır. Kaliteli ürünleri, teknoloji aktarımı ve offset bakımından sunabilecekleri imkânlar gözönüne alındığında Türk firmalarıyla işbirliği yapılmasının Polonya Savunma Sanayii’ne katma değer katacağına inanıyoruz. Bu çerçevede, her düzeyde istişare ve diyalog mekanizmalarının canlı tutulmasını arzu ediyoruz.
Son olarak, siyasi/askeri ilişkiler alanında gündemlere sıkışmadan birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olacak ve olabilecek tereddütleri giderecek ölçüde birbirimizle sık konuşmamız gerektiğini değerlendiriyorum. Bu sayede, çok nadiren de olsa “Türkiye-Polonya ilişkilerinde sorun yaşandığı” yönünde üçüncü taraflarca yapay bir şekilde yaratılmaya çalışılan illüzyonu berhava edebileceğimize inanıyorum. Türkiye ve Polonya her zaman her konuya geniş ölçüde birbiriyle örtüşen merceklerden bakan, ortak tarihimizin getirdiği vizyonun farkındalığıyla birbirini anlayan ve dayanışma sergileyen ülkeler olmuştur. Bu geleneğin süreceğine de inanıyorum.
- Polonya ve Türkiye ilişkilerine sivil toplum kuruluşlarının katkısı ve gelecekteki ilişkilere etkisiyle alakalı neler düşünüyorsunuz?
Bugünün dünyasında farklı ülkeler ve farklı milletler arasındaki ilişkiler, geçmişte olduğu gibi sadece üst düzey siyasi ve diplomatik temaslarla şekillenmiyor. Günümüzde karşılıklı ticari ve ekonomik ilişkiler, halkların örneğin turizm yoluyla doğrudan temasları, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri ve medyanın rolü de öne çıkmış durumda.
Türkiye çok stratejik bir konumda, çevresi krizler ve fırsatlarla sarılı önemli bir ülke. Gerek Türkiye’nin iç gündemi gerek bölgesel ve uluslararası ilişkileri dünyada ilgiyle ve yakından izleniyor. Bu kapsamda çıkar çatışmalarına bağlı olarak zaman zaman bilgi kirlilikleri de görülüyor. Sivil toplum kuruluşları işte bu noktada doğru bilgiyi yansıtmak ve Türk ve Polonyalıları daha da yakınlaştırmak bakımından faydalı katkılarda bulunabilirler. Polonya’da Türklerin sayısının her geçen yıl artması ışığında da bu alanda bir ihtiyaç ve potansiyel bulunduğunu söylemek mümkün. Polonya’da iş insanlarımızı bir araya getiren POTIAD ile Polonya Türk Kültür ve dayanışma Derneği TÜRKPOL’ün bu alanda esasen çok önemli katkıları var, kendilerini bu bağlamda kutlamak ve ileriki çalışmalarında başarılar dilemek istiyorum.
- Polonya’daki görev sürenizde iki kültürün en çok hangi özelliğini benzer buldunuz ve 600 yıla dayanan diplomatik ilişkilerin bu denli güçlü kalabilmesini sağlayan sebep nedir?
Türkler ve Polonyalılar iki eski, köklü millet. Tarih boyunca çeşitli sınamalarla karşılaşmışlar ve hep altından kalkmasını bilmişler. 600 yılı aşkın ilişkilerimizin, bu kadar uzun bir sürenin yalnızca çeyrek yüzyılının savaş veya çatışmaya hasredilmiş olması ilişkilerimizin ne kadar özel olduğunu ortaya koymaktadır. Çatışma dönemleri hariç hep karşılıklı saygı, dayanışma ve işbirliği ilişkilerimize hâkim olmuştur. Başka milletler arasında bu kadar uzun süreli barış olması çok ender. Osmanlı Devletinin Polonya’nın parçalanmasını tanımaması, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne destek vermiş olması da Polonya halkı tarafından iyi bilinen ve minnet duyulan bir husus. Polonya ulusal şairi Adam Mickiewicz’in bu bağlamda Türklerle ilgili sitayişkâr ifadeleri de biliniyor. İlişkilerimiz bakımından atlanmaması gereken bir husus da Türkiye’de Polonya köyü Adampol/Polonezköy’ün 178 yıllık mevcudiyeti. Bu da bizi manevi anlamda birbirimize yaklaştıran unsurlardan biri. Tarihimiz boyunca aramızdaki işbirliği örneklerini sıralamaya başlasam bana sayfalarca yer ayırmanız gerekir…
Bireysel örnek olarak da her iki milletin fertlerinin dayanıklı, gururlu, kendini ispat ve başarılı olma iradesi taşıdıklarını düşündüğümü belirtmek istiyorum. Kadının ailedeki güçlü konumunda ve aile geleneklerinde benzerlikler de dikkat çekiyor.
- İki dilde, Lehçe ve Türkçe olarak yayın yapan Polonya.Co yayın organıyla alakalı düşünceleriniz ve temennileriniz nelerdir?
Her geçen gün başarı grafiğini yükselten bu portalı öncelikle buradaki Türkler için çok faydalı bulduğumu belirtmek istiyorum. Giderek daha fazla bilgi girişi yapılıyor. Bu gerçekten çok memnuniyet verici. Lehçe yayın da Polonyalıları Türkler ve Türkiye hakkında bilgilendirebilecek, toplumlarımızı birbirine daha da yakınlaştıracaktır. Özellikle Polonyalılara Türkiye hakkında farklı konularda güncel veya tarihi bilgiler verebilecek güvenilir bir kaynağa ihtiyaç büyük. Bu boşluğu Polonya.Co ‘nun doldurabilmesi çok iyi olur.